Arap İsrail Savaşı.. ‘Nedir’
14 Mayıs 1948 günü, David Ben Gurion başkanlığında Tel Aviv’de toplanan Yahudi Milli Konseyi’nce İsrail Devleti’nin kurulduğu ilan edildi.
14 Mayıs gece yarısı, İngiliz Manda Yönetimimi yüksek komiseri Sir Allan Cuningham, Filistin üzerindeki manda rejiminin fiilen sona erdiğini duyuruyordu.
Aynı gün saat 16.00’da, ilan edilen Yahudi devletinin cumhurbaşkanlığına Haim Weizman, başbakanlığa da David Ben Gurion getirildi.
Aynı gece Amerika, İsrail devletinin kurulmasından tam on bir dakika sonra, Başkan Truman’ın İsrail’i tanıdığını açıklıyordu.
Buna karşın Araplar ise İsrail’in kuruluş günü olan 15 Mayıs’ı ‘El Nakba’ yani ‘Felaket Günü’ ilan etmişti .
Kuruluşundan birkaç gün sonra İsrail, başta Rusya olmak üzere, bir ay içinde beşi doğu dördü batı bloğundan olmak üzere toplam dokuz devlet tarafından resmen tanındı.
28 Mart 1949’da, Türkiye İsrail’i resmen tanıyan ilk Müslüman ülke olmuş, 30 Haziran 1948’de de Türkiye ile İsrail arasında bir posta antlaşması imzalanmıştı.
İsrail’in kuruluşu ile birlikte Ortadoğu’da savaşlar başladı…
Araplarla İsrail arasında dört büyük savaş yaşandı; 1848, 1956, 1967(Altın Gün Savaşları) ve 1973 savaşı.
Yahudiler İngiltere’nin çekildiği toprakları ele geçirmek, Araplar da buna engel olmak için harekete geçtiler…
14 Mayıs 1948..
Arap ülkeleri, başta Mısır olmak üzere Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak birlikleri, İsrail sınırını geçerek Tel Aviv çevresini bombaladı, kara kuvvetleri de süratle ilerleyerek Tel Aviv’in 39 kilometre kadar yakınına ulaştı.
Öte yanda..
İsrail’in Filistin’deki Araplara karşı saldırıları neredeyse bir katliam derecesine çıkıyor, ilk kıyım Deir Yasin’de yaşanıyordu.
Bunu Yafa katliamı izleyecektir.
Savaş başlar başlamaz, Amerika ve İngiltere Filistin kıyılarını ablukaya almış ve Filistin’e yapılacak silah sevkiyatlarına ambargo koydu.
Rusya da, kurduğu hava köprüsü ile Çekoslovakya’dan Yahudilere hafif toplar ve otomatik silahlar sevk ediyordu.
İran’da çıkar çatışması yaşayan iki dünya harbinin müttefikleri bu kez İsrail için yan yana geliyordu.
İsrail işgali Gazze’ye ulaşınca, BM Güvenlik Konseyi, 19 Ekim’de, ateşkes kararı aldı ancak Birleşmiş Milletlerin müdahalesi çok geç gelmişti; bu savaşta başta Filistin olmak üzere Araplar çok can kaybetti,
İsrail ise sınırlarını üçte bir oranında genişletmeyi başarmıştı.
Savaş sonunda İsrail, 11 Mayıs 1949’da, BM’e üye olarak kabul edildi .
29 Ekim 1956..
İkinci savaşın başlamasıyla birlikte İsrail birlikleri süratle Mısır’a doğru ilerlemeye başladı.
İki gün içinde Sina Yarımadası işgal edildi ve Süveyş kanalının doğu yakasına ulaşılarak Gazze şeridi ele geçirildi.
İngiltere ve Fransa, önceden planlandığı üzere ateşkes teklifinde bulunmuş ancak bu kabul edilmeyince Kasım 1956’da kanal bölgesine asker çıkardılar.
Rusya’nın tehditleri ve Amerika’nın bu iki müttefikine müdahalesi sonucu, savaşan taraflar BM’in ateşkes kararına uymak zorunda kaldılar.
İsrail, Tiran boğazının açılması ve İsrail gemilerinin Akabe Körfezine girmeleri karşılığında işgal ettiği Mısır topraklarından geri çekilmeyi kabul etti.
1956 İsrail-Mısır savaşı, bir yandan Nasır’ı bölgede güçlendirirken, öte yanda Amerika ve Rusya’yı Ortadoğu’ya yakınlaştırmaya başlıyordu…
Üçüncü savaş 5 Haziran 1967’de başladı…
İsrail saldırısıyla Mısır hava gücü daha yerde iken imha edildi.
İlk beş gün içinde, Sina cephesinde başlatılan zırhlı birlik harekatı ile de Port Said Limanı, İsmailiye ve Süveyş hattı ele geçirildi.
Sina bütünüyle artık İsrail işgali altındaydı.
Mısır ordusunun gücünün kırılmasını takiben Ürdün ve Suriye cephesinde taarruza geçen İsrail, Ürdün cephesinde Şeria nehrine kadar olan topraklar ile Suriye cephesinde Golan tepelerini de ele geçirdi.
28 Haziran’da, Kudüs’ün bütünüyle işgal resmileştirildi;
Kudüs’ün İsrail’in yönetimi altına alındığı dünyaya ilan edildi.
Kudüs’ün ilhakını reddeden BM Güvenlik Konseyi, 242 sayılı kararı ile İsrail’in 67 savaşı öncesi sınırlarına çekilmesini isteyecek ama bu hiç gerçekleşmeyecektir…
Tarihe ‘altı gün savaşları’ olarak geçen 67 savaşı sonunda İsrail, Sina yarımadasını, Batı Şeria’yı ve Golan tepelerini ele geçirmiş ve topraklarını daha da genişletmiştir.
Savaş sonrası İsrail’e Yahudi göçleri büyük bir hızla devam etmiş, 48’deki İsrail toprakları dört kat fazlasına ulaşmıştır.
Ancak bu savaş sonrası ortaya çıkan çatışma ortamı olayı Arap-İsrail arasındaki bir savaştan çıkarıp, Şimon Peres’in ifadesiyle, dünyadaki 15 milyon Yahudi ile bir milyar kadar olan Müslüman savaşı haline dönüştürecektir..
1973 savaşı, Mısır ve Suriye ordularının iki cepheden İsrail’e taarruzu ile ortaya çıktı…
Savaş için seçilmiş olan 6 Ekim günü İsrail’in kutsalıydı; Yom Kippur’da Yahudiler oruç tutuyor ve günahlarından arınmak için İsrail’in Tanrı’sına dua ediyordu.
Mısır ordusu Süveyş Kanalını geçip İsrail kontrolü altındaki Sina’ya girmiş, 1967 savaşından sonra oluşturulmuş ve geçilemez sayılan Bar-Lev hattını yarmaya başlamıştı.
Suriye de Golan Tepelerinde ciddi bir ilerleme kaydediyordu.
İsrail ordusu savaşın üçüncü gününde Arap ilerleyişini durdurdu.
15 Ekim de karşı taarruza geçti, Süveyş’e geri ulaştı hatta batısına da geçerek Mısır ordusunu kuşatmayı başardı. Üstüne Mısır’ın uçaksavar birliklerini yok etti.
Suriye de Golan’da durdurulmuştu.
26 Ekim günü savaş fiilen sona erdi.
17 Eylül 1978 günlü Camp David anlaşmasıyla İsrail Sina’dan çekilecektir…
1948-1973 arasında yaşanan Arap-İsrail savaşları, her şeyden önce şu gerçeği İsrail’in yüzüne çarpmıştı;
Bölgedeki Arap ülkelerinin birleşerek daha güçlü bir şekilde saldırması halinde, İsrail’in varlığı ve bekası tehlikeye düşecektir.
İsrail’in bölgede yeni bir strateji geliştirerek bu tehdidi ortadan kaldırması gerekiyordu.
Ünlü Yahudi stratejist İsrael Shakak, İsrail’e ışık tutacak yeni bir stratejinin hayata geçirilmesi için çalışmaya koyuldu.
İzlenecek yol açıktı;
‘birleşip güç olmalarını engellemek için, Ortadoğu coğrafyasındaki Müslüman ülkeleri parçalamak!’
Bu hedefe ulaşılmasını sağlayacak yollar da açıktı;
‘Bu ülkeleri etnik ve mezhepsel temelde önce ayrıştırmak, sonra kendi içlerine çatıştırmak ve nihayetinde yine parçalamak!’
Bu strateji ve taktiği çizen proje de hazırdı;
Büyük Ortadoğu Projesi(BOP).
Bu projenin temeli zaten Birinci Dünya Savaşı sonrasında hazırlanmıştı;
Ortadoğu’da, ‘etnik-dini-mezhepsel’ farklılıkları olan gruplar bir araya getirilerek yapay devletler kurulmuştu.
Geriye bu farklıları tetiklemek olacaktır.
Bununla birlikte, İsrail’in bu stratejisinin güç kazanabilmesi için sahada tetik çekebilecek bir desteğe ihtiyacı olacaktı ama zaten o da hazırdı;
Müslüman olmasına karşın ‘etnik ve mezhep’ ayrılığı temelinde 1943’ten beri Irak Devleti’ne tetik çeken bir Molla Mustafa vardı…
Erdal Sarızeybek
Araştırmacı Yazar
Kaynak:
Büyük Suikast/Kürt Gerçeğinde Bilmediklerimiz