Özel Dosya

Barzani ‘Safa Nasıl Geçti’

Mart 1975 Cezayir Antlaşması’yla, Irak-İran suyolu ihtilafı çözüm bulunca İran KDP’ye desteğini geri çekti.

İran desteğinden yoksun kalan Barzani ve KDP’nin direnişi de kırıldı; aynı yıl içinde Molla Mustafa, KDP yetkilileri ve aileleri yine İran’a iltica etmeye başladı.

Barzani’nin liderliğini sürdürmesi artık zordu; hareketinin yönetimini Mesud Barzani’ye bıraktı. Aynı zamanda parti üzerinde görünen nakit para varlığını da Mesud’a devretti.

İran Şahı’nın Tahran’ın kuzeybatısında oluşturduğu mülteci kampına kadrosuyla birlikte yerleştirildi.

Molla Mustafa hastadır, ağırlaşır. 1976 başlarında, tedavi için ABD’dedir.

1978’te geri döner. 1979 Mart’ta sağlık durumu artık kritik bir safhaya girmiştir…

Bu süreç siyasi ve askeri strateji gözüyle masaya yatırılırsa eğer, şunu görebiliriz;

1958 askeri darbesini destekleyen KDP örgütü, darbe sonrası önce siyasi legal bir örgüte dönüştürülmüştür. Aynı süreçte, hükümet-KDP görüşmeleri sürerken bu örgüt faaliyetlerine hiç ara vermemiş, aksine bu legal partiyi gerilla örgütüne çevirmiştir.

Bu sonuç, Molla Mustafa’nın Rusya’ya ilticası sonrası almış olduğu gerilla eğitiminin ne anlama geldiğini bize açıkça görme imkanı veriyor.

Başta Irak’ın çözüm süreci ile AKP’nin barış süreci arasında büyük bir benzerlik olduğunu vurgulamıştık.

Her iki süreçte şu hususlar göze çarpıyor; KDP örgütü 1961’de halk ayaklanmasına kalkışmıştı, aynısını PKK örgütü 1992’de yapacaktır.

KDP örgütü 1961-1975 arasında hem siyasi taleplerini netleştirmiş hem de uluslararası toplumun dikkatine taşımıştı, aynısını PKK örgütü 1992-1999 sürecinde yapacaktır.

KDP örgütü aynı süreçte Irak hükümetini demokratik çözüm süreciyle oyalayıp tabanda örgütlenmişti, aynısını PKK örgütü 1992-2014 arasında yapacaktır.

KDP örgütü aşiretsiz köylüyle gerilla örgütü kurmuştu, aynısını PKK örgütü de yapacaktır.

KDP örgütü terör eylemleriyle halkı canından bezdirmişti, aynısını PKK da yapacaktır.

Ve KDP örgütü demokratik çözüm masalıyla Irak’ın toprak bütünlüğünü tehdit eder bir konuma taşınmıştır, PKK da bugün Türkiye’yi aynı konuma taşınmıştır.

Kısacası PKK’yı kuran KDP’dir; KDP’yi kuran ise Ruslar…

1975’e kadar Rusların bir piyonu olan KDP örgütleri, ABD- İsrail Ortadoğu’da sahaya inince, bu kez aynı örgütler İsrail’in yörüngesine girecektir.

Bu bir küresel oyundur.

Türkiye’de faaliyet gösteren silahlı terör örgütleri üç ayrı cephede yer aldılar; Barzani(KDP), Talabani(KYB) ve Öcalan(PKK)…

Örgütler İsrail’e yöneliyor..

1975’te, Saddam’ın baskısı, Rusya’nın yalnız bırakmasıyla Mesud Barzani önce İran’a, ardından Türkiye’ye yöneldi. Aynı yıl, Irak’tan Türkiye’ye doğru bir mülteci akını da başlamıştı.

Türkiye’de bazı bölgelerde devam eden sıkıyönetim, Diyarbakır, Siirt, Mardin ve Hakkari’yi de içine alacak şekilde genişletilmiş, terör örgütlerine karşı tedbirler sıkılaştırılıyordu.

Molla Mustafa hastaydı.

Mesud Barzani KDP liderliğinden çekilmiş ve yerini Talabani’ye bırakmıştı; Talabani bu yeniden toparlanma sürecinde liderlik yapmak isterse, Barzani ailesi kendisine yardım edecektir.

Talabani ise Beyrut’taydı, haberi orada öğrendi…

Sovyet Rusya çizgisindeki Komela, ‘Yeni KDP’ liderliğini üstlenen Talabaniye yetki vermiş; Talabani ana çatı olarak bu örgütü kullanabilecekti. Rızgariciler ve Kawacılar dışında bütün siyasi Kürtçüler Talabani’yi destekliyordu.

Eski KDP’liler de Talabani’yi destekleyince, 1975 yılında Suriye’de KYB doğmuştu.

Demokrat(!) eksende kurulmuş olan KDP, Talabani liderliğinde artık komünistleşiyordu…

Mesud Barzani’yi yeniden sahneye çıkaran işte bu gelişme oldu;

Talabani’nin komünist ideolojiyi esas alması. Dağılmakta olan KDP’nin başına geçti ve partiyi, gizli istihbarat örgütü olan ‘Parastin’in çatısı altında yapılandırmaya başladı….

Parastin’in kökü İsrail gizli servisi Mossad’a gidiyordu.

İsrail-Barzani ilişkileri, 1966 yılında Kürt istihbarat örgütünün (Parastina Kürdistan) şekillenmesine de yardımcı olmuş ve Mossad Kürt istihbaratçıları yetiştirmiş, örgütün başına da Mesut Barzani getirilmişti[1].

KDP’nin bu istihbarat örgütü birbirine sımsıkı bağlı elemanlardan oluşuyor ve geniş ölçüde bütünlüğünü koruyordu.[2]

Mesud Barzani, bir yanda Mossad kökenli Parastin, öte yanda Sovyet gerillası peşmergelerle IKDP-Geçici Komitesi’ni kurdu ve KDP’yi yeniden inşa etmeye başladı.

Böylesi bir süreçte İran, ülkesinde konuşlanan KDP üyelerine yoğun bir baskı uygulayıp da iki üst düzey yöneticiyi tutuklayınca, KDP’nin asıl yönü Irak’tan Türkiye’ye kaydırıldı.

1975’te,Mesud Barzani TDKP ile irtibata geçerek Siirt/Kurtalan’da karargahını oluşturmaya başladı. Talabani devre dışı bırakılmıştı; IKDP Türkiye’de yeniden yapılanıyordu.

KDP’nin ileri gelenleri Şırnak ile Uludere arasındaki kullanılmayan eski evlere yerleştirildi.

Önce Irak sınır boylarında yerleşik halk ile IKDP arasında bağlantı kuruldu.

Ardından, başlıca silah kaynağı ve yolu olan Kamışlı-Nusaybin-Cizre-Şırnak-Uludere’yi kapsayan bir kaçak nakliyatı ve örgütü inşa edildi. Sınır boyu, Nusaybin’den Silopi’ye kadar bir ağ halinde örgütlendi; KDP’nin kilit noktaları Cizre ve Şırnak olmuştu.

Bölgeye yerleştirilen KDP militanları örgütle haberleşme ve ikmal hatlarını da sağlamlaştırdıktan sonra, hem IKDP’yi hem de TKDP yönetmeye başladılar.

TDKP’nin militanları bu amaç için kullanıldı, sonrasında bunlar da IKDP’ye geçti.

Aynı yıl gelişen toplumsal olaylar sürecinde, bir ‘Akıncı-Güç’ adlı küçük radikal bir grup ortaya çıkmıştı;

 Ülkücü gençlik grubu ile çatışmaya başladı.

Sıraç bu iki grubu, ‘Kürt meselesi hakkında tek olumlu düşünce taşıyan bu tecrit edilmiş İslamcılar’ olarak niteliyor ve şöyle bir siyasi tablo çiziyor;

‘Barzani/KDP hareketi, böylesi bir süreçte yerini sağ siyasi yelpazede arıyordu. Başlıca İslami akımlardan Nurcular ve Süleymancılar daha ziyade AP içinde örgütlenerek legalize olurken, Nakşibendi Tarikatı mensupları Milli Selamet Partisi(MSP)’ni tercih etmişlerdi; bütün bu akımlar Kürt meselesi olduğunda ya açıkça Türk milliyetçisi kesiliyor, ya da daha kurnaz bir taktikle Osmanlıcılığa sarılıyorlardı.’

Mesud Barzani’nin Türkiye siyasetindeki yeni adresi de böylece açığa çıkmıştı; Necmettin Erbakan’ın genel başkanı olduğu Milli Selamet Partisi…

Molla Mustafa’nın 1946’dan beri etkisinde bulunduğu Sovyet Rusya var iken, Mesud Barzani neden sağ cenahta bir partinin kanadı altına girmişti, diye sorulabilir.

Hatırlayalım;

Rusya 1975’te Arap ülkelerine yanaşmış, Barzanileri terk etmişti, ilk sebep buydu. İkincisi ise Barzani Nakşibendi’ydi tıpkı Erbakan gibi.

Bu değişim aynı zamanda 1920-1931 arasında İngiliz desteğiyle siyasi Kürt hareketini yöneten siyasetin, 1931-1975 arasında Sovyet Rusya desteğinde yol aldığını, aynı Rusların Arap ülkelerine yanaşmasıyla bu kez çark ederek yeniden ABD-İngiltere eksenine kaydığını da göstermektedir.

Ve bugün..

Barzani bağımsızlık referandumunu yaptığında, ilk tanıyan ülke İsrail oldu.

ABD zaten malum, ne de olsa BOP..

Kitap:

Büyük Suikast/Kürt Gerçeğinde Bilmediklerimiz


[1] İsmet Siverekli, ‘Kürt-İsrail İlişkileri’, Kürdistanlı Yahudiler, s. 146, Peri Yayınları, 2005.

[2] Bilgin, ‘Barzani’, s. 359.

Erdal SARIZEYBEK

Emekli Albay, Araştırmacı Yazar Terör ve siyaset üzerine yayınlanmış 16 eseri bulunmaktadır.
Başa dön tuşu