Güvenlik

BİP dedikleri.. ‘Nedir’

Büyük İsrail dedikleri ne?

Kral Davut/David’in kurmuş olduğu krallık ve bu krallığın o dönemdeki sınırlarını kapsayan devlet mi?.

Yani Tevrat’ta geçen Nil’den Fırat’a vaat edilmiş topraklar…

Ne ilginçtir Tevrat’ta bu konuda da bir ayet var. Bu ayet diyor ki ‘İsrail ortada olacak, sağ kolu Irak’ta sol kolu Mısır’da büyük İsrail yani Tanrı krallığı kurulacakmış.

İşte Tevrat’ın söyledikleri:

 ‘O gün Mısır’la Asur arasında bir yol olacak. Asurlu Mısır’a, Mısırlı Asur’a gidip gelecek. Mısırlılarla Asurlular birlikte tapınacaklar. O gün Mısır ve Asur’un yanı sıra İsrail üçüncü ülke olacak. Dünya bu üçü sayesinde kutsanacak. Tanrı, ‘Halkım Mısır, ellerimin işi Asur ve mirasım İsrail kutsansın’ diyerek dünyayı kutsayacak.’[1]

Mısır bildiğimiz Firavunlar diyarı Mısır… Asur bildiğimiz Irak…

Peki bu büyük İsrail’in büyük sınırları tam olarak neresi?

Bir ara bu konuya değinmiştik ama olsun, yeri gelmiş iken bir hatırlatalım:

Ve Tanrı, Şeria’da Yeşu’ya seslendi…

Nil’den Fırat’a kadar uzanan coğrafyadaki bütün toprakları İsrailoğulları’na verdiğini bir kez daha söyledi.

Bu toprakların sınırlarını da şöyle çizdi:

“Kulum Musa öldü.

Şimdi kalk, bütün halkla birlikte Şeria Irmağı’nı geç.

Size, İsrail halkına vereceğim ülkeye girin.

Musa’ya söylediğim gibi, ayak basacağınız her yeri size veriyorum.

Sınırlarınız çölden Lübnan’a, büyük Fırat Irmağı’ndan –bütün Hitit ülkesi dahil– batıdaki Akdeniz’e kadar uzanacak. “

Şimdi…

Türkiye şu anda bu Sion planının hedefindedir.

Bizim şimdi asıl meselemiz bu Sion planının hangi sinsi stratejiler üzerinden Türkiye’yi hedef almış olduğunu açığa çıkarabilmektir.

Hep birlikte gördük işte; 1948’de İsrail’i kurdular, kurulur kurulmaz Ortadoğu’da savaşlar başladı. Ancak dikkat ediniz bu savaşlar hep Arap-İsrail savaşları olarak anlatıldı, bu savaşa Yahudi-Müslüman savaşı demekten özenle kaçınıldı. Çünkü işe dini karıştırdığı zaman savaş kutsallık kazanacak, etrafı Müslüman ülkelerle çevrili bir Yahudi devlet de bu savaşta zor duruma düşebilecektir.

Bu bir algı operasyonudur, Müslümanların algısı etnik kimliğe yönlendirilmiş, İsrail’i zora düşürecek Yahudi algısı örtülenmiştir.

Peki, İngilizler İsrail kurulduğu zaman bu savaşların çıkacağını bilmiyorlar mıydı?

Elbette biliyorlardı, bu nedenle İsrail’i kurmakla birlikte ona müttefik olacak devlet ve yönetimler de kurmak içiz hazırlıklara giriştirler, bu nedenle tüm güçleriyle Osmanlı’yı topyekun işgal kalkıştılar.

Yoksa İngilizler 1918 yılı itibariyle başta Musul, Mekke, Medine, Mısır, Kudüs hepsini birden ele geçirmemişler miydi?

Bütün kutsal topraklar ellerinde değil miydi?

 Kızıldeniz’den Basra’ya deniz yolları, Kıbrıs, Akdeniz, bütün enerji havzasını işgal etmemişler miydi?

Mesele eğer sadece enerji kaynakları olsaydı, İngilizler o noktada durabilirdi ama durmadılar.

Mesele eğer sadece Kudüs’ü ele geçirmek olsaydı, isteseler yine durabilirlerdi.

Mesele tek başına bunların her biri değil, mesele hepsini birden içine alan küresel bir plan!

Yani?

Yani İngilizlerin asıl amacı Osmanlı’yı düşürüp Malazgirt’in rövanşını almak; Anadolu’yu ele geçirip Haçlı seferlerini tamamlamak; kutsal toprakları ele geçirip İsrail adıyla Müslüman coğrafyada köprübaşı tutmak ve sonuçta da tüm enerji kaynaklarının da yönetimini ele geçirmekti.

Zaten sorun da burada çıktı; birçok amaç aynı anda gerçekleştirilmek istenince İngilizlerin gücü yetmedi, İsrail planı ikinci dünya harbine kaldı.

Yani İsrail’i kurmakla iş bitmedi, ona müttefik devlet kurup ayakta tutmak ve yaşatmak gerekiyordu…

Araplara karşı İsrail’e, bu coğrafyada kim müttefik olabilirdi?

Coğrafyanın en büyük hakimi Türkler vardı ama Türkler zaten hedefti. Ne de olsa eski Bizans’ın üzerine oturmuş düşman olarak görülüyordu.

İsrail’in etrafını çeviren Müslümanların çoğu Arap’tı. Zaten Arap-İsrail savaşları da bir şekilde sürüyordu, İran da bu konuda başı çekiyordu. İran’ın mevcut politikasından geri adım atması mümkün değildi.

Geriye ellerinde Ermeniler kaldı, Rumlar kaldı, bir de küçük küçük gruplar halinde Nesturiler, Yezidler, Keldaniler… Ancak hepsi birleşse de Müslüman coğrafyasında güç sahibi olabilecek  sayıları yoktu.

İşte yüz yılı aşkın bir süredir oynanan oyun böyle açığa çıktı…

Eğer ki Kürtler bu Sion tezgahında İsrail’in yanına çekilebilirse süreç kaldığı yerden devam edecekti, bu nedenle neler yapmadılar ki…

 Miktad Bedirhan çıktı, Kürtler Ermenilerle kardeştir, akrabadır demeye başladı.

Rus yazar Celile Celil çıktı, bir şekilde Kürtler de Hristiyan’dır demeye başladı.

Bazıları çıktı Kürtler için İsrail’in kayıp Onikinci kabilesi demeye başladı tıpkı Nesturiler için dedikleri gibi.

Bu algı operasyonları yüz yıl önce başlamıştı hala da sürüyor.

Evet, ne yaptılar ne ettilerse bu çürük iple dikişi tutturmadılar. Baktılar olmayacak, dini duyguları kışkırtıp isyan çıkardılar ama yine tutmadı.

Ermenilerle Hoybun deyip ittifak kurdular, yine olmadı.

ASALA’yı kurdular, Türk diplomatlarını öldürdüler, bu aksi tepki, halk öfkelenmeye başladı.

Baktılar olmayacak ASALA’ya kılıp değiştirip sözüm ona Kürt PKK yaptılar ve öldürdüler öldürdüler, öldürdüler ama halkımızı devlete karşı bir isyana ya da halkımız içinde etnik ve mezhepsel farklılara dayalı bir iç savaşı çıkartmayı başaramadılar yani bu hiç tutmadı, hala da tutmuyor.

Şimdi Türkiye bu süreci yaşıyor, Kürt sorunu adı altında gerçek Kürt kardeşlerimiz üzerinden Sion planına yeni versiyonlar hazırlanıyor…

 Bakın şimdi Suriye’ye… Ne görüyorsunuz?

Suriye’nin Halep kenti yanıyor, ülke iç savaşta, kardeş kardeşi öldürüyor.

Suriye yanıyor, Halep yanıyor, yüzyıllardır birlikte yaşamış olan insanlar birbirlerini öldürüyor.

 Ne yazık ki Suriye’nin düşürüldüğü bu duruma en fazla katkı sağlayan, muhalif unsurları kışkırtıp doğrudan destek veren bir ülke de Türkiye oluyor, tıpkı Libya ve Mısır’da, tıpkı Irak’ta yapıldığı gibi.

Yine bugün, Türkiye bu yanlışlarından dönmek yerine, Suriye’ye bir askeri müdahaleyi gündeme taşıyarak ‘güvenli bölge kurmak’tan bahsediyor.

Bunu duyunca aklımıza 1991’de Irak’ta kurulan güvenli bölge geliyor, bu güvenli bölgede kurulan bir Kürt devleti geliyor ve yine bu bölgede silahlı güce dönüştürülen PKK geliyor ve elinde olmadan insan soruyor; bu siyaset kime hizmet ediyor?

Kaynak. Menora/ Işığın Gölgesindeki Darbe


[1] Tanah/ Yeşaya, Bölüm 19:16-25

Erdal SARIZEYBEK

Emekli Albay, Araştırmacı Yazar Terör ve siyaset üzerine yayınlanmış 16 eseri bulunmaktadır.
Başa dön tuşu