Güvenlik

Davut Yıldızı ‘Nedir’

Davut Yıldızı Türkiye’de oldukça iyi bilinen bir semboldür. 

Altı köşeli olan bu yıldız, bir İsrail sembolü, kutsalı ve işaretidir(Magen David).

Biz yaştakiler hatırlar, çocukluğumuzda anlatılan efsanelerden birinde bir dev vardı, bir adam da sapanı eline alıp bu devi öldürüyordu.

Şimdi desem ki İsraioğulları’nın bu kutsal altı köşeli yıldızı bu efsaneye dayanır, elbet şaşırırsınız ama doğrudur, gerçekten de bu efsaneye dayanır…

Vakti zamanın birinde Filistin’de Golyat adlı bir dev savaşçı yaşardı.

Aynı topraklar üzerinde bir İsrail Krallığı vardı, kralın adı da Saul’du.

Tevrat’ta anlatılanlara göre bu tarihteki ilk İsrail devletiydi, Saul da ilk kralıydı.

İlginçtir şu günlerde Digitürk yabancı kanallarına bir göz atarsınız ‘Saul, Saul’un oğlu, Saba Melikesi’ gibi o devri anlatan eski filmlere sıkça rastlarsınız tıpkı bizim çocukluğumuzda vizyona yeni girmiş filmlerde rastladığımız gibi…

Burada zoruma giden, bakıyorsunuz adının başında Türk var ama yaptığı iş Türk değil aksine Türk’e karşı; işte bunu görmek insanı gerçekten kahrediyor.

Bu tuhaflığın karşısında, ‘gün gelecek satılan her şey geri alınacak’ umudu insanın yüreğine sığmaz oluyor, en azından şimdilik de olsa olsa bir teselli buluyor insan.

Günlerden bir gün…

Filistinliler Yahuda’nın Soko Kenti’nde toplandılar.

Efes-Dammim’de ordugah kurdular ve İsrail’e karşı savaş düzeni aldılar.

Buna karşılık İsrailliler de Ela Vadisi’nde ordugah kurup Filistinliler’e karşı tertiplendiler.

Her iki taraf da savaşa hazırdı.

İşte tam bu esnada Filistin ordugahından Gatlı Golyat adında usta bir dövüşçü ortaya çıktı; boyu altı arşın bir karış, başına tunç miğfer ve pullu bir zırh kuşanmıştı.

Tunç zırhın ağırlığı beş bin şekeldi.

Baldırları zırhlarla korunmuş, omuzları arasında tunç bir pala asılıydı.

Mızrağının sapı dokumacı tezgahının sırığı gibi olup, demir başının ağırlığı altı yüz şekeldi.

Ve Golyat’ın efsanelere konu olmuş bir Kalkanı vardı ki çok ağır olduğundan onu ayrı bir adam taşıyordu. Giyimi, kuşamı bir yana görünüşü bile ürkütücü idi.

Derken Golyat savaş meydanına çıktı ve başladı İsrail ordusuna meydan okumaya:

“Neden savaş düzeni aldınız?

Ben Filistinli’yim, sizse Saul’un kölelerisiniz. Aranızdan karşıma çıkacak birini seçin. Dövüşte beni yenip öldürebilirse, biz sizin köleniz oluruz. Ama ben üstün gelip onu yok edebilirsem, siz bizim kölemiz olur, bize kulluk edersiniz.

Bugün İsrail ordusuna meydan okuyorum! Benimle dövüşecek birini çıkarın karşıma!”

Golyat yiğit bir savaşçıydı, ünü tüm Kenan ülkesine yayılmıştı. Değil İsrail’den dünyada kimseden korkusu yoktu.

Bu meydan okuma kırk gün kırk gece sürdü.

Bu dev adamın korkunç naralarını duyan İsrail Kralı dahi korkmuş, halk dehşet içinde kalmıştı.

İşte o zamanlar o diyarlarda Davut adında biri yaşardı…

Yahuda’nın Beytlehem Kenti’nden Efratlı İşay’ın oğluydu.

İşay’ın sekiz oğlu vardı, üç büyük oğlu Kral’la birlikte halen savaş meydanındaydı.

Davut en küçükleriydi ve babasının sürüsüne gütmek için Beytlehem’e gidip gelirdi.

Bir gün İşay, oğlu Davut’a seslendi ve savaştaki ağabeylerine gidip bir bakmasını, halleri niceydi, öğrenmesini istedi:

-“Kardeşlerin için şu kavrulmuş bir efa buğdayla on somun ekmeği al, çabucak ordugaha, kardeşlerinin yanına git. Şu on parça peyniri de birlik komutanına götür. Kardeşlerinin ne durumda olduğunu öğren ve iyi olduklarına ilişkin bir belirti getir. Kardeşlerin Saul ve öbür İsraillilerle birlikte Ela Vadisi’nde Filistinlilere karşı savaşıyorlar.”

Ertesi sabah Davut erkenden kalktı…

Sürüyü bir çobana bıraktı ve erzakı alıp vakit geçirmeksizin yola koyuldu.

Ordugaha vardığında bir baktı ki ne görsün; İsrailliler bir tarafta, Filistinliler öte tarafta düzen almış savaşmak için bekleşiyorlardı.

Hemen getirdiklerini levazım görevlisine bıraktı…

Cepheye koştu ve kardeşlerinin yanına varıp onları selamladı.

Davut onlarla konuşurken…

Bir anda Golyat Filistin cephesinden ileri çıktı ve daha önce yaptığı gibi başladı yine meydan okumaya…

Gördüğü manzara karşısında Davut şaşkındı; bu dev adamın tek başına meydan çıkıp koca İsrail’e kafa tutuşuna ve buna karşılık İsraillilerin de korkup kaçışmasına bir anlam verememişti.

Kimdi bu Golyat?

Davut öfkelendi.

İçinden,Kimse yok madem, gidip bari tek başıma ben savaşayım’ dedi.

Kral bunu öğrenince, çıktı huzuruna, niyetini söyleyip savaşmak için izin istedi:

-Bu Filistinli yüzünden kimse yılmasın! Ben kulun gidip onunla dövüşeceğim!

Davut’un ısrarı üzerine Kral izin verdi, kendi giysilerini Davut’a giydirdi, başına tunç miğfer taktı ve ona bir de zırh verdi.

Zırh çok ağırdı…

Çıkardı zırhı üzerinden… Çekti sapanını… Aldı dereden beş taş…

Ve yürüdü Dev Golyat’ın üzerine…

Bu sırada Filistinli de, önünde ‘Kalkan’ taşıyıcısı, Davut’a doğru ilerliyordu.

Önce Davut’u tepeden tırnağa süzdü.

Kızıl saçlı, yakışıklı bir genç olduğu için onu küçümsedi,  ‘Ben köpek miyim ki, üzerime değnekle geliyorsun?’ diyerek kendi ilahlarının adıyla Davut’u lanetledi:

-Bana gelsene! Bedenini gökteki kuşlara ve kırdaki hayvanlara yem edeceğim!

Davut:

-Ey Golyat. Sen kılıçla, mızrakla, palayla üzerime geliyorsun. Bense meydan okuduğun İsrail ordusunun Tanrısı adıyla senin üzerine geliyorum. Bugün Tanrı seni elime teslim edecek. Seni vurup başını gövdenden ayıracağım. Bugün Filistinli askerlerin leşlerini gökteki kuşlarla yerdeki hayvanlara yem edeceğim.

Nihayetinde karşı karşıya geldiler.

Davut, aldı bir taş, attı sapanla Golyat’a.

Alnının tam ortasına taşı yiyen koca dev Golyat, yüzükoyun düştü yere…

Davut hemen koşup üzerine çıktı.

Golyat’ın kılıcını tutup kınından çektiği gibi onu öldürdü ve başını kesti.

Golyat’ın öldüğünü gören Filistinliler kaçtılar.

İsrailliler onları Gat’ın girişine, Ekron kapılarına kadar kovaladı, yakalayıp hepsini öldürdü ve sonra dönüp ordugahlarını yağmaladılar.

Davut, Dev Golyat’ı sapanla yenmişti.

Başını alıp Yeruşalim’e götürdü, silahlarını kendi çadırına koydu, sonra kesik başı eline alıp Kral’ın huzuruna çıktı. Kral Saul Davut’a sordu:

-Kimin oğlusun, delikanlı?

Davut:

-Kulun Beytlehemli İşay’ın oğluyum, diye karşılık verdi(Eski Ahit/ Tanah/ 1. Samuel, Bölüm 17).

Yahudiler’in kutsal kitabı Tanah’ta anlatılan efsane işte budur.

Yahudi kaynaklarına göre David İbranice’de üç harfle: Dalet-vav – dalet harfleriyle yazılıyor. Çok eski İbrani alfabesinde ise Dalet harfi Yunan alfabesindeki Delta’ya benzeyen küçük bir üçgen şekille yazılıyordu.

İşte bu iki Dalet’in birleşmesi yani iki üçgenin altıgen bir yıldız şeklinde çizilmesi Kral Davut’un adını temsil ediyordu.

Ayrıca…

İbranice’de ‘Magen’ sözcüğü, savunma anlamındaki Lehagen/Hagana sözcüğüyle aynı köke sahipti ve ‘savunucu, koruyucu’ anlamını taşıyor.  Magen, ayrıca, koruyucu bir alet olan kalkanın da adıdır.

Buna göre, Magen David, ‘David’in kalkanı, David’in koruyucusu’ anlamına geliyor.[1]

Yine Yahudi kaynaklarına göre, Davut, ‘Goliat’ adlı deve karşı savaşırken, kendini koruyan kalkanın üzerine işte bu altıgen motifi işlenmişti. 

İşte bu altı köşeli yıldız İsrailoğullarının gücünü temsil etmek üzere sembolleştirildi, kutsal bir anlam yüklendi, günümüze kadar geldi.

Efsanede anlatılan olayın ışığında bu yıldıza bakıldığında, İsrail bayrağında yer alan bu Davud Yıldızı’nın bir devi sapanla deviren büyük ilahi bir güç;

İsrail’in Filistin’e açık üstünlüğü, Tanrı’nın koruyuculuğu ve Davut’un gücü gibi çok yönlü kutsal ve siyasi anlamlar yüklendiği görülebiliyor.

Davut, Yahudi tarihindeki en ünlü ve en güçlü İsrail Kralı’dır. Onun zamanında İsrailoğulları tarihinde ilk kez bir krallık kurmuş ve en büyük gücüne o dönemde sahip olmuştur.

Günümüz İsrail’i bu yıldızı ulusal bayrağında bir sembol olarak dünya aleme gösteriyorsa eğer, bunun anlamı -kendine göre- bu gücü herkese hatırlatmak için verdiği ilahi bir mesajdan başka bir şey değildir.

İşin aslı ise sembollerle desteklenen bir algı operasyonundan öte değildir.

Kitap:

Menora/Işığın Gölgesindeki Darbe


[1] Sevinon, Türk Musevileri Cemiyeti.

Erdal SARIZEYBEK

Emekli Albay, Araştırmacı Yazar Terör ve siyaset üzerine yayınlanmış 16 eseri bulunmaktadır.
Başa dön tuşu