Gündem

İsmailağa Menzil.. ‘Dikkat Çekici Buluşma’

Menzil tarikatından Muhammed Saki El Hüseyni, Cübbeli Ahmet’i ziyaret etti. Cübbeli Ahmet’in evindeki gösteriş ve şatafa dikkat çekerken, Muhammed Saki El Hüseyni ‘şeriat’ çağrısı yaptı.

Cübbeli Ahmet, ziyarete ilişkin sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulundu. Cübbeli Ahmet paylaşımında, Muhammed Saki El Hüseyni’nin ‘şeriat’ çağrısının yer aldığı ifadelere de yer verdi.

Şimdi biraz geriye gidelim..

Tarih: 16 Kasım 2013

Yer: Diyarbakır

Çıraklıkla işe başlayan bu siyasetin lideri, 2011’de Kalfa olmuş, 2015 seçimlerine hazırlanıyordu. Artık Ustaydı, meşguldü. Misafiri vardı, Barzani.

Meydan hınca hınç dolmuş, iğne atsan yere düşmez, gökyüzü inliyor;

 ‘Sayın Barzani’nin şahsında Kuzey Irak Kürdistan bölgesinde yaşayan kardeşlerimizi hürmetle selamlıyorum.’

Bu mesaj Ankara’ya çok sert düştü. ‘Başbakan ilk kez Kürdistan dedi’ manşetleri gazete sayfalarına sığmaz oldu, hatırlayın. Ve Erdoğan başladı anlatmaya;

‘Sevgili kardeşlerim bundan 81 yıl önceydi 21 Haziran 1932. Hakkâri Şemdinli’den sınırdan çok önemli bir misafirlerimiz gelmişti. Toprakları uçaklarla bombalanmıştı, köyleri yakılıp yıkılmıştı. Buradaki kardeşleri onları muhabbetle kucakladılar. Gelenlerden bir tanesi şunu söylüyordu: Biz Türkiye’de asılmayı, idam edilmeyi bekliyorduk. Ama biz Türkiye’ye seve seve geldik, çünkü ölsek de Türkiye’de ölmek istiyorduk. Türkiye’de beklediğimiz manzara olmadı. Çok iyi muamele gördük. Bunu söyleyen Molla Mustafa Barzani’ydi.’

Şimdi burada bir not düşelim..

Türkiye’de, Barzanilerin Yahudi olduğunu tezini öne çıkaran tarihçi  Ahmet Uçar, aynı araştırma sonuçlarından Barzanilerin mehdisine de ulaştı.

Uçar -dikkat ediniz- Osmanlı Araştırmaları Vakfı’nın bir yayını olan Tarih ve Düşünce Dergisi’nde, bakın ne diyor; 

‘Seyyid Taha’nın kardeşi Şeyh Saleh’den hilâfet alan Abdüsselam, şeyhinin ölümü üzerine kendisini şeyh ilan etti. Buna kızan Seyyid Taha’nın oğlu ve yeni şeyhi Ubeydullah, ‘Abdüsselam ve müritlerinin delirdiklerini, şeytanın kurbanları olduğunu’ ileri sürerek, ona savaş açtı. Şeyhlerinin yenilmesine rağmen Abdüsselâm’ın müritleri onu mehdi ilan ettiler.’

Bu geçen isimlerin hepsi size tanıdık, hepsi de seçilmiş coğrafyadan. Özellikle Şeyh Halid’le başlayan sürecin halifeliğin birbirine devredilmesiyle nasıl zincirleme yayıldığına dikkat ediniz. Bu zincirleme giden reaksiyon, buradan çıkış alarak Anadolu’da sizi dolaştıracak, nihayetinde cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi bir gece yarısı Erdoğan’ın İsmailağa Cemaatine yaptığı ziyarete kadar götürmeyi bilecektir. Öte yanda Barzani mehdisiyle bir zamanlar SADAT’un kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin ajanslara düşen mehdisi arasında bir bağ var mı, onu bilemiyorum. Ancak bu mehdilik hikayesi Barzaniler’de ilk değil, ikincisi de vardır.

Tarihçi Ahmet Uçar, ilk mehdiyi açıklarken bunu da yazdı. Şeyh Muhammed’in ikinci mehdi olduğunu açıkladı. Kaynağı Rus Kürdoloğ Bazil Nikin;

‘Bundan sonra o da babası 1’nci Abdüsselâm gibi mehdiliğini ilân etti. Mehdiliğini ilân etmekle kalmadı, Musul’a ve dolayısıyla Osmanlı’ya ‘cihad-ı mukaddes’(!) ilân etti. Mehdiliğini ve cihad çağrısını kabul etmeyenleri acı bir son, feci ölümler bekliyordu. Zibar aşireti liderlerinden Molla Perisey’in başına gelenler korkunç ve tüyler ürpertici idi. Molla parça-parça edilerek öldürülmüş, bu parçalar oyulmuş yaşlı bir ceviz ağacının gövdesine konarak yakılmıştı. Barzanilere bağlı Becil Şeyhi Nehrili Şeyh Muhammed Sıddık’a yazdığı bir mektupta, ‘Burada adlarını bile ağza almak istemediğim bu rezil aşiretin ve bu kötü ruhlu ailenin bana ettikleri namussuzca işler, onur kırıcı işler de var ayrıca. Burada senin tarafsız kararını istiyorum. Bilirsin ki, onlar Kur’an-ı Kerim’e bile acımamış ve onun sayfalarını çöpe atmışlardır. Benim mescidimi kirletmişlerdir’ diyordu.’

Şeyh Muhammed, Mesud Barzani’nin dedesidir. Düşünebiliyor musunuz…

Tövbe haşa, Kur’an Kerim’i parçalayıp çöpe atan bir Barzani. Osmanlı’ya cihad ilan eden bir Barzani. Peş peşe mehdiler çıkartan bir Barzani. Haliyle bu durum şikȃyetlere yolaçar. Şeyh Muhammed Bitlis’e sürgün edilir. Burada bir yıl kadar hapis yatar. Barzan’a geri döndüğünde fazla yaşamaz, 1903’te vefat eder. 

Ve Şeyh Muhammed geride ‘Şeyh Abdulselam, Şeyh Ahmed, Muhammed, Sıddık Babo ve Mustafa” adında beş oğul bıraktı.’  İşte bu beş oğuldan biri Molla Mustafa Barzani’dir. Yani Müslüman aleminin ‘dürüstlük ve sadakat örneği’ Barzani. Dahası da var… Bu beş oğulun bir diğeri Şeyh Ahmed’dir, Molla Mustafa’nın abisi. Tarihçi Uçar, mehdilikten gelen bu yolun nasıl ‘peygamberliğe’ ulaştığını da aydınlatıyor; 

“Şeyh Ahmed, ömrünün son yıllarında belki de gizli kitabın gereği olarak Peygamberliğini ilan etmiş, ibadeti yasaklamıştı. Kendine bağlı imamlara gönderdiği talimatta söyle diyordu:

‘Camiler kapansın! Kur’an-ı Kerim okumak, namaz kılmak yasak. Radyo dinlemek kâfir işidir. Bütün radyolar evden kalksın. Gök Tanrısı Allah, yer Tanrısı benim! Sizin manevî huzurunuzu ancak ben sağlarım. Gösterdiğim yoldan gidin. Benim için ağlayın. Emirlerim ilahî bir emirdir. Ben size emretmekle kutsal görevinizi yapmanız için ikazda bulunmuş oluyorum’.”

Uçar’ın ‘gizli kitap’ ifadesiyle neyi işaret etiğini çözebilmek artık hepimizin hayal gücüne kalıyor… Şimdi bir hayal ediniz, domuz eti yiyen, şarap içen bir Şeyh. Camileri kapatan, namazı yasaklayan, Kuran’ı Kerim’e engel koyan, kendini Tanrı ilan eden bir Barzani. Valla ne yalan söyleyeyim, bugün karşımıza dikilip de Cumhuriyet’in kurucularını camileri kapatmakla, Kuran’ı Kerim’i yasaklamakla itham ederek lanet okuyanlar dönüp arkalarına bir baksalar, tam karşılarında Şeyh Ahmed’i göreceklerinden hiç kuşkum yok. Cumhuriyeti İslam karşıtı olmakla itham eden bir siyasetin, yine bugün karşımıza dikilerek tövbe haşa kendini Peygamber hatta Tanrı ilan eden bir sapkının uzantılarını muhatap alıyor oluşu ise bir başka, ama mutlaka bir sebebi olmalı.

Şimdi dizelim hepsini yan yana…

Görülüyor ki bu Molla Mustafa’nın abisi sahte peygamber, iki dedesi mehdi. İyi de bunların tezgahından geçmiş bir Molla nasıl oluyor da ‘Müslüman aleminin ‘dürüstlük ve sadakat örneği’ Barzani oluyormuş, şimdi bunu bi düşünün.  Bu noktada bu siyasetin bu Barzani merakı nereden geliyor diyorsanız, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bir gün önce İsmailağa Cemaatine yapılan ziyareti yine bir hatırlayın.

Barzaniler Halidi Nakşibendi tarikatının şeyhleri mollaları..

Dedesi Şeyh Abdusselam silsile yoluyla Cübbeli Ahmet’in de tarikat halifesi..

Dönelim bugüne..

Cübbeli Ahmet İsmailağa Cemaatinden..

Ziyarete gelen Muhammed Saki El Hüseyni, Menzil cemaatinden..

Her iki cemaat de Halidi Nakşi Tarikatının kolları..

Ve Barzaniler bu kolların büyük halifesi..

Ötesini düşünmek hayallerin gücüne kalmış..

Erdal Sarızeybek

Araştırmacı Yazar

Yanlış İttifak

Başa dön tuşu