Siyaset

İsrailoğulları’nın 12 Kabilesi.. ‘Ve Filistin’

Yaklaşık 3.000 yıl öncesi…

Musa öncülüğünde Mısır’dan çıkan İsrailoğulları Sina Dağı’na vardıklarında kendilerine bir kahin seçtiler; Harun.

Sayım yapıldı.

On iki kabile tek tek sayıldı:: Ruben, Şimon, Yahuda, İssakar, Zevulun, Efrayim, Manaşşe, Benyamin, Dan, Aşer, Gad ve Naftali[1].

Her kabile sancağını açtı, ordugah kuruldu.

Bölük bölük tertiplendiler ve hep birlikte Filistin’e doğru  yola çıktılar[2].

İlk durakları Hebron oldu…

Hebron, İbrahim’in Harran’dan çıktıktan sonra yerleştiği ilk yerdi. Oğulları İshak ve İsmail burada dünyaya gelmişlerdi. 

Hebron, aynı zamanda Yahudilerin tarihte ilk kez Hititlilerden parayla satın aldığı Makpela/Atababalar mağarasının bulunduğu yerdi. İbrahim ve eşi Sara, İshak ve eşi Rebeka, Yakup ve eşi Lea’nın kabirleri oradaydı, halen de oradadır. [3]:

İsrailoğullarının savaş naraları atarak bu ürkütücü gelişleri haliyle toprağın sahibi olan Filistinlileri epey endişelendirdi. Çünkü sahip oldukları toprakları ellerinden almak için bir grup yola çıkmış, engel tanımadan üzerlerine yürüyordu…

İlk hareket Filistin’den geldi.

Negev’de yaşayan Kenanlı Arat Kralı saldırdı ve bazılarını tutsak aldı.

Bu kez korku İsraillileri sardı…

Hepsi bir ağızdan ‘Eğer bu halkı tümüyle elimize teslim edersen, kentlerini büsbütün yok edeceğiz’ diyerek Tanrı’ya adak adadılar.

Ve Tanrı koruyuculuğunu gösterdi. Onların bu yakarışı üzerine Kenanlılar’ı yakalayıp ellerine teslim etti. İsrailliler canlı cansız rastyladıkları her şeyi yakıp yıktılar, yok ettiler.

Oraya da ‘Horma’ adını verdiler[4].

Belki de bu, 3.000 yıllık Yahudi tarihindeki ilk Filistin katliamı oldu. Ancak burada gerçek savaş yaşanmamış, İsrailoğulları –Tevrat’a göre- Tanrı’nın ellerine teslim ettiği Filistinlileri birer birer öldürmüşlerdi.

Sonra öldürmekten yorulan İsrailoğulları, bir süre dinlenmek için Şeria Irmağı yanında, Eriha karşısındaki Moav ovalarında konaklamaya geçtiler.

Tam bu esnada Tanrı Musa’ya göründü ve göklerden seslenerek vaat etmiş olduğu toprakların nasıl paylaşılacağını ona anlatmaya başladı:

 “Ey Musa, İsrailliler’e de ki, ‘Şeria Irmağı’ndan Kenan ülkesine geçince, ülkede yaşayan bütün halkı kovacaksınız. Oyma ve dökme putlarını yok edecek, tapınma yerlerini yıkacaksınız. Ülkeyi yurt edinecek, oraya yerleşeceksiniz; çünkü mülk edinesiniz diye orayı size verdim.

Ülkeyi boylarınız arasında kurayla paylaşacaksınız. Büyük boya büyük pay, küçük boya küçük pay vereceksiniz. Kurada kime ne çıkarsa, orası onun olacak. Dağıtımı atalarınızın oymaklarına göre yapacaksınız. ‘Ama ülkede yaşayanları kovmazsanız, orada bıraktığınız halk gözlerinizde kanca, böğürlerinizde diken olacak. Yaşayacağınız ülkede size sıkıntı verecekler. Ben de onlara yapmayı tasarladığımı size yapacağım[5].”

Toprakların paylaşımı için oymakbaşları seçildi; Nun oğlu Yeşu ile Kahin Elazar[6].

 Ve Tanrı Şeria Irmağı yanında Eriha karşısındaki Moav ovalarında Musa’ya yeniden seslendi…

 Bugünkü Ağlama Duvarı olarak bilinen Kutsal Tapınağın muhafızı olan Levilere özel bir toprak verilmesini istedi:

“İsrailliler’e buyruk ver, alacakları mülkten oturmaları için Levililer’e kentler versinler. Kentlerin çevresinde otlaklar da vereceksiniz. Böylece yaşamak için Levililer’in kentleri olacak; sığırları, sürüleri, öbür hayvanları için otlakları da olacak. “Levililer’e vereceğiniz kentlerin çevresindeki otlaklar kent surundan bin arşın uzaklıkta olacak. Kent ortada olmak üzere, kent dışından doğuda iki bin arşın, güneyde iki bin arşın, batıda iki bin arşın, kuzeyde iki bin arşın ölçeceksiniz… Levililer’e otlaklarıyla birlikte toplam kırk sekiz kent vereceksiniz. İsrailliler’in mülkünden Levililer’e vereceğiniz kentler her oymağa düşen pay oranında olsun. Çok kenti olan oymak çok, az kenti olan oymak az sayıda kent verecek.”

Ve Tanrı sığınak kentlerin kurulmasını bildirildi:

“İsrailliler’e de ki, ‘Şeria Irmağı’ndan geçip Kenan ülkesine girince, sığınak kentler olarak bazı kentler seçin. Öyle ki, istemeyerek birini öldüren kişi oraya kaçabilsin; öç alacak kişiden kaçıp sığınacak bir yeriniz olsun. Böylece adam öldüren kişi topluluğun önünde yargılanmadan öldürülmesin. Vereceğiniz bu altı kent sizin için sığınak kentler olacak. Sığınak kentlerin üçünü Şeria Irmağı’nın doğusundan, üçünü de Kenan ülkesinden seçeceksiniz. Bu altı kent İsrailliler ve aralarında yaşayan yabancılarla yerli olmayan konuklar için sığınak kentler olacak… [7]”.

Burada geçen sığınak kentler, ola ki Bir Yahudi başka bir Yahudi’yi öldürürse onun korunabilmesi için yapılması istenilen sığınaklardır. Yani Musa’ya verilmiş On Emir’de geçen “Öldürmeyeceksin” buyruğuna ola ki bir İsrailli uymaz ise işte onlar bu sığınaklarda muhafaza altında alınacak, onlara bir zarar gelmesi önlenecektir.

Yine burada geçen yerli ve yabancı konuklara gelince…

Bunlar İsrail’in müttefiki olan kişilerdir. Ola ki bu kişilerin de varlığı bir şekilde tehlikeye düşerse bu sığınaklar onların korunması için de kullanılacaktır.

Sonuçta şu ünlü On Emir’de yer alan ‘ Öldürmeyeceksin’ ifadesi tüm insanlar için değil, sadece bir İsraillinin diğerini öldürmemesi anlamındadır. Üstelik Tevrat bu emre karşı gelip cinayet işleyen bir İsrailli olursa da onun koruma altına alınmasını istemektedir.

Yoksa bugün siyasetçilerin meydanlara çıkıp İsrail’e hitaben “Ey İsrail, öldürmeyeceksin” diyerek sözüm ona Filistinlileri korumak adına İsrail’i uyarmış olmasının Tevrat açısından hiçbir anlamı yoktur zaten İsrail için de anlamı yokmuş ki hala Filistinliler öldürülüyor…

Neyse…

İşte böylece Kenan diyarı On İki İsrail kabilesi arasında paylaştırıldı.

Musa Moav ovalarından Nevo Dağı’na giderek Eriha Kenti karşısındaki Pisga Dağı’na çıktı. Ve Tanrı ona, vaat etmiş olduğu toprağı eliyle gösterdi:

“Dan’a kadar uzanan Gilat’ı, bütün Naftali’yi, Efrayim ve Manaşşe bölgelerini, Akdeniz’e kadar uzanan bütün Yahuda bölgesini, Negev’i, hurma kenti Eriha Vadisi’nin Soar’a kadar uzanan ovasını.  İbrahim’e, İshak’a, Yakup’a, ‘Senin soyuna vereceğim’ diye ant içtiğim ülke budur..” [8].

Böylece İsrailoğulları bugünkü Şeria Irmağı’nın doğusuna yerleşti.

Musa orada, Moav ülkesinde öldü.

İsrail’in Tanrısı onu Beytpeor karşısındaki vadide gömdü.

İsrailliler Musa için otuz gün yas tuttular.

O günden bu yana İsrail’de Musa gibi Tanrı’nın yüz yüze görüştüğü bir peygamber çıkmadı.[9].Bugün de mezarının nerede olduğunu kimse bilmemektedir.

Musa’da sonra İsrailoğulları’nın yeni liderleri Yeşu oldu.

Ve Tanrı Şeria’da Yeşu’ya seslendi. Tıpkı Musa’ya bildirmiş olduğu gibi, Nil’den Fırat’a kadar uzanan coğrafyadaki bütün toprakları İsrailoğulları’na verdiğini bir kez daha söyledi ve anlaşmaya bağlı kalmalarını hatırlattı:

 “Kulum Musa öldü. Şimdi kalk, bütün halkla birlikte Şeria Irmağı’nı geç. Size, İsrail halkına vereceğim ülkeye girin. Musa’ya söylediğim gibi, ayak basacağınız her yeri size veriyorum. Sınırlarınız çölden Lübnan’a, büyük Fırat Irmağı’ndan –bütün Hitit ülkesi dahil– batıdaki Akdeniz’e kadar uzanacak.

Yaşamın boyunca hiç kimse sana karşı koyamayacak; nasıl Musa ile birlikte oldumsa, seninle de birlikte olacağım. Kulum Musa’nın sana buyurduğu Kutsal Yasa’nın tümünü yerine getirmeye dikkat et….”

İsrailoğulları için artık savaş yılları başlamıştı, sadece savaş.

Oymakbaşlarını toplandı, görevler verildi, hazırlıklar yapıldı[10].

Ertesi gün Yeşu erkenden kalkıp yiğit savaşçılarını topladı ve izlemeleri için Levili kahinleri öne geçirdi. Kahinler Sina Dağı’nda Tanrı ile yaptıkları anlaşma anlaşmanın levhalarını ve sandığı alıp halkın önünde yürümeye başladılar.

Yeşu kimseye acımıyordu, halkı ve kentteki bütün canlıları kılıçtan geçiriyor ve canlı olan ne varsa hepsini öldürüyordu. Yahudi Tarihi’nin en kanlı günleriydi… Tıpkı bugünkü gibi yaklaşık 3.000 yıl öncesinde de Filistin topraklarında korkunç savaşlar yaşanıyor ve öldürülenler hep Filistinliler oluyordu.

Sonrasında…

 Yeşu dağlık bölge Negev, Şefela ve dağ yamaçları dahil, buralardaki kralları yenilgiye uğratıp bütün Kenan ülkesini ele geçirdi.[11]Tevrat’a göre ona bu gücü veren Tanrı’ydı ve İsrail’in Tanrısı İsrail’den yana savaşıyordu. Kenan ülkesinde İsrailoğulları hakimiyeti başlamıştı artık…

İşte İsrail’in Filistin hikayesi böyle. Sion devleti neden Filistin’de kurulmak isteniyormuş, burada açık görülüyor…

Yahudi kaynaklarında İsrailoğullarının Filistin topraklarına girişi bir bayram olarak kutlanıyor ve bu güne ‘Bişvat’ deniyor.

Bişvat’ın simgelediği anlam; kutsal topraklarda bulunan ağaçların korunması, yenilerin ekilmesi ve gelecek kuşaklara yemyeşil bir dünyanın miras bırakılmasıdır. Tu Bişvat gününde ağaç fidanlarının dikilmesi bir gelenek halini almıştır.

Bu bir dini bayram olmadığı için özel bir duası yoktur.

Bişvat günüyle ilgili olarak Tevrat’ta yer alan ifade şöyledir:

“Oraya gireceğiniz zaman, toprak kazanmak için girişeceğiniz savaşlar eğer uzarsa oradaki ağaçlara kesinlikle zarar vermeyecek, korumaya alacaksınız. Onların meyvesini yiyebilecek, asla kesmeyeceksiniz.Siz her şeyi mükemmel bir şekilde bulduğunuz halde yine de gelecek nesiller için ekecek ve dikeceksiniz. Yaşınız ne olursa olsun, ömrünüzün yetip yetmeyeceğini düşünmeksizin dikeceksiniz ki, sizden sonra yetişecek olan çocuklarınız da sizlerin diktiğinden yararlanacaktır[12].

Burada küçük bir not: Kutsal bir emir olarak duyurulan ağaçların kesilmemesi aksine yeni fidanların dikilmesi işi, Filistin’deki Yahudilerin yerleştiği topraklar içindir.

Sürecek..

Erdal Sarızeybek

Araştırmacı Yazar

Menora/Işığın Gölgesindeki Darbe


[1] Tanah/ Tevrat, Çölde Sayım, Bölüm 1:1/15.

[2]  Çölde sayım, Bölüm 2: 34.

[3] Tanah/Tevrat/Tekvin, Bölüm 49.

[4] Tevrat/ Çölde sayım, Bölüm 21: 1/3.

[5] Tevrat/ Çölde Sayım, Bölüm 33: 47/56.

[6] Tevrat/ Çölde Sayım, Bölüm 34.

[7] Çölde Sayım, Bölüm 35.

[8] Çölde Sayım, Bölüm 32.

[9] Tanah/ Tevrat/ Tesniye, Bölüm 34.

[10] Tanah/ Yeşu, Bölüm 1.

[11] Tanah/ Yeşu, Bölüm 11.

[12] Sevinon.

Başa dön tuşu